Gezilen boş diyarda her daim hükmetmiş olan bu koca siyah... Bilinmez hiç bir zaman ne yaşanacağı ve kaderini kimin yazdığı. Bunca yıl içimdeki tek iyi şey olmuştu belki de ona inanmak. İnanç kötülükleri engellememişti, evet engelleyememişti içimdeki kötülüğü ve kana susamışlığı. Ama bu benim suçum değildi, kaderimin getirisiydi. Uçsuz bucaksız kumda oturmuş pinekliyordu. Bir iki saat sonra bekleyişi sona erecekti elbet. Uzun zamandır beklediği dövüş gelip çatmıştı. Bu siyah diyarda durmanın içindeki karanlığı uyandırış zevki bambaşkaydı. Boş, itici bir yerde oturmuş sinsice sırıtıyordu .Benim sayemde… Las Noches, yarına bir kişi eksik başlayacak. Gözleri kırmızılaşmış ve bedeni ateşler içinde kalmıştı, kan akışı hızlanıyordu. Kafasını kaldırdığında ise, rüzgarın akışını bozan ucubeyi görmüştü. Bedenine hükmü kalmamış, kan arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Hiçbir şey düşünmek istemiyor sadece arzusuna kavuşmak istiyordu. Kılıcından güç alarak hafifçe doğruldu. Omuzlarını silktikten sonra karşısındaki ucubeye bir kez daha baktı. Kılıç ellerine yapışmıştı, baktığından emin olduğu gözleri sonuna kadar açılmıştı. Geriye doğru bir adım attı ve pis sırıtışı ile ‘O’na bakmaya devam etti. Az önceki acıdan gram kalmamış, nefreti yüzünden anlaşılacak büyüklüğe gelmişti. Karanlığa hükmetmek için derin bir nefes aldı son kez. Koca siyaha bakarak iç geçirdi. Primera…